Belki gereksiz bir tekrar
olacak, ama aynı minvalde sorular hala geliyor.
Bazen üşenmeyip
cevaplıyorum. Ancak yazdıklarım benden bilgi isteyen arkadaşların hoşuna gitmiyor
veya yeterince tatmin olmuyorlar sanırım,-ki yazışmanın devamı gelmiyor.
Olsun, ben, yine de
düşüncelerimi yine bir arkadaşa yazdığım
cevabı paylaşarak aktarmış olayım.
***
... Bey,
İlginize teşekkürler.
On senedir Rusya’da,
Moskova’da yaşıyor ve çalışıyorum.
Blogumdan da görüp,
anlamış olduğunuz gibi Türkiye’de dış ticaretle, özellikle de işlenmiş tarım
ürünleri ticaretiyle geçen 30 senelik bir iş yaşamım oldu. Zeytin, zeytinyağı
bildiğim bir konu. Üretimini de, ticaretini de yaptım. Rusya’da yaşıyor olsam
da sektörle ilşkimi kesmedim.
Benim kendi
tecrübelerime dayanarak size tavsiyem öncelikle hedeflediğiniz dış pazarların
yapısını işe başlamadan önce ayrıntılı bir şekilde öğrenmeniz, anlamanız.
Rusya pazarı için
konuşursak; Ruslar Avrupalı alıcılardan çok daha farklı bir profile sahipler.
Avrupalılar, ayağınıza gelir; Ruslar, ayağına ister.
Hem tekstil, hem de gıda
ürünleri ticaretinde benim edindiğim izlenim Avrupalı alıcıların daha fazla
inisiyatif kullandıkları ve aktif oldukları yönünde.
Türkiye’den Avrupa
ülkelerine yapılan ihracatın içinde özel siparişlerin, “private label” fason üretimin büyük payı vardır.
Rus alıcılar ise hem
kendi markaları olmadığı, hem de Avrupalılar kadar sektörel deneyime sahip
olmadıkları için yurtdışındaki firmalara özel siparişler verip, ithalat yapmak
yerine Rusya’da yapılanmış, yerleşmiş, kendi şirketini kurmuş, deposu olan,
kendi ithalatını kendi yapan ve Rusya pazarına arzeden yabancı şirketlerden
yurtiçinde, yerinden tedarik yolunu tercih etmektedirler.
Burada, yani iş yapmak
için Rusya’da yapılanmaksa haliyle ciddi bir başlangıç sermayesini
gerektirmektedir.
Konumuz olan zeytin ve
zeytinyağı konusundan devam edersek; Rusya pazarında raflarda Türkiye’de bile
göremeyeceğiniz bir çeşitlilik olduğu hemen farkedersiniz. İtalyanlar, İspanyollar, Yunanlar hepsi
pazarda yerlerini almış durumdalar.
Türklerin, örneğin Tariş ve Verde’nin bir iki
deneyimi olsa bile kalıcı olamadılar.
Niye diye soracak olursanız, piyasanın gereklerine göre davranmadılar
da ondan, diye cevaplamak yeterli.
Rusya’daki büyük market
zincirlerinin, toptancıların kendiliklerinden Türk ürünlerine talip
olacaklarını düşünmek büyük yanılgı.
Rusların zaten pazarda var
olan, alıştıkları ürünlerin alternatiflerine ilgi duymaları için çok önemli bir
nedenlerin olması lazım. Fiyat, kalite ve marka bilinirliği bu nedenlerin en
önemlileri. - Ki bu konuda çok tedbirli
ve yavaştırlar. Kanaat getirmeden iş görüşmesi bile yapmazlar, randevu
vermezler, yazışmalarınızı cevaplamazlar.
Büyük toptancıların,
market zincirlerinin dışında “rınak”larda, pazarlarda, küçük mağazalarda
malınızı satmanız mümkün, ancak bu da çok münferit, hacmı küçük olan bir
ticarettir. –Ki çoğu zaman da astarı yüzünden pahalıya gelmektedir.
Benim son olarak, sizin
gibi Rusya pazarına girmeyi düşünen müteşebbislere tavsiyem:
Buradaki ticari fuarlara kendi standınızı
açarak veya en azından ziyaretçi olarak katılmanız; hem malınızı tanıtmanız, sektördeki
alıcılarla tanışmanız, hem de kendi gözlerinizle pazarı görüp, anlamanız.-Ki
biliyorsunuzdur bu konularda devletin hatırı sayılır maddi teşvikleri var.
Başarılar dilerim.
Saygılarımla,
M. Hakkı Yazıcı