Thursday, February 14, 2008

Müşküle Köyü : Göl Kenarında Bir Zeytin Denizi


















Müşküle Köyü :
Göl Kenarında Bir Zeytin Denizi

Yazı ve fotoğraf: M.Hakkı Yazıcı

Bursa’nın İznik ilçesine bağlı, en eski köylerinden biri olan İznik Gölünün kıyısındaki Müşküle Köyü geçimini zeytincilikten sağlayan köylerimizden…

İpek ticaret yolunun köyden geçmesi buranın çok eski zamanlarda yerleşim birimi olmasını sağlamış. Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyan eski köy evlerinin bulunduğu cennetten yemyeşil bir köşe. Köy de güzel, köylüler de yurdumuzun güzel insanlarından.

Geçtiğimiz zeytin sezonu köylüleri memnun eden ürekli bir yıl oldu, ama…

“Ürekli” sözcüğü, Müşküle köyüne özgü söz dağarcığında bereketli anlamına geliyor.

Köylüler, 2006/07 sezonunun “ürekli” bir yıl olmasını umuyorlardı; ama onlar, daha önce başka bir nedenle Türkiye ve dünya gündemine taşındılar.

Müşküleliler, 29 Ekim 2006 tarihinde köyde gerçekleştirilen ihtiyar heyeti seçimlerinde, hizmetlerinden memnun olmadıkları muhtarlarını protesto etmek amacıyla, muhtarın belirlediği beş kişilik ihtiyar heyeti listesine oy vermeyip akli dengesi yerinde olmayan dört kişiyi seçmeleriyle gündeme geldi.

Köylülerin bu demokratik tepkisinden ulusal basın aracılığıyla, bütün Türkiye, hatta dünya haberdar oldu. Arap dünyasının CNN’i olarak nitelenen El Cezire Televizyonu, muhtarlarına kızıp delileri köy azası seçen Müşküle köylülerinin öyküsünü "Bizim diktatörlere ders olsun" diyerek haber yaptı. Televizyonun Ankara Temsilcisi El Şerif, "Bizim Arap dünyasında Bursa’daki o küçük köydeki kadar bile demokrasi yok," dedi.

Müşküle köylülerinin ortaya koydukları bu ince, esprili olmasının yanında demokratik olan muhteşem protesto, başka köylere de, örneğin Çorum’un Osmancık İlçesinin Akören köylülerine örnek oldu...

Aslında, Müşküle Köyünün yakın tarihimizle ilgili ilginç başka bir hikayesi daha var.

Bir rivayete gore, meğer köyün delirmesine Nazım Hikmet sebep olmuş.

1940'lı yıllarda Bursa cezaevinde yatan bir köylünün, Fevzi Kavuk’un Nazım Hikmet'le tanışması, ondan etkilenmesi Müşküle'nin bugünkü siyasal duruşunu belirlemiş…Fevzi Kavuk, köyüne döndüğünde, Nazım Hikmet'le yaptığı sohbetleri, dünyaya bakışını köylülerle paylaşır.

Yine rivayete göre Müşküle, aynı zamanda Nazım Hikmet'in yurtdışına gitmeden önce uğradığı son yerlerden biridir.

Etkilenme tek taraflı olmamıştır kuşkusuz; zira Nazım’ın dediği gibi “Türk köylüsü, topraktan öğrenip kitapsız bilendir.” Kimbilir, “Yaşamaya Dair” şiirindeki

“Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanı ağır bastığından.”
dizelerinin ilhamını Nazım Hikmet, Müşkülelilerden almıştır belki de.

Köyün ülkemizin siyasal yaşamındaki yeri konusunda bir doktora tezi dahi var.

Cumhuriyetin ilk yıllarında, henüz okullaşmanın Anadolu ilçelerine ulaşamadığı 1920’li yıllarda bile Müşküle Köyü'nde bir okul vardı. Okulu Müşküleli Halil İbrahim Ağa yaptırmış. Kendisi, İzmit Sancağı'ndan ilk Meclise milletvekili olarak katılmış, İznik ve çevresindeki kritik olaylar nedeniyle Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa tarafından özel bir mektupla yöredeki Milli Mücadele hareketinin örgütlenmesi için görevlendirilmiş.

Müşküle Zeytininin Dumanı Üstünde Olur.

Köylüler, 2006/07 sezonu hasadından gayet memnun.
Yılancılar'dan Müzel Kırkan ablanın hasat için gittiği tarlada, bir kuş yuvasından yumurta toplar gibi özenle zeytin toplarken 12 ayaklı zeytin merdiveninden düşmesi sonucu bacak kemiğinde oluşan çatlak dışında önemli bir terslik yaşanmamış.

Olay sonrası hastaneye kaldırılan Müzel Kırkan abla artık iyileşti…Sezon biteli çok oldu. Üretici, bu yılki üründen memnun; ancak zeytin fiyatlarının diğer yıllara göre düşük olması nedeniyle hayal kırıklığına uğramış durumda.

Köyün ekonomisinin temelini yıllarca iki ürün oluşturmuş: Zeytin ve yine ünlü Müşküle üzümü.

Ancak Müşküle üzümü artık yok denecek kadar az; 400 haneli köyün tek geliri zeytincilik. Hayvancılık bile yok.

İsmail Küçük ve Emin Kaygısız, “Eskiden Köyümüzün tek geçim kaynağı dünyaca ünlü Müşküle üzümleriymiş. Müşküle üzümü, Avrupa ülkelerine ihracatta yurtiçinde ikinci sıradaymış. İhracatın durması ve Kurtuluş Savaşı yıllarında üzümlere yeteri kadar bakım yapılamaması yüzünden gelen hastalık, köy halkını farklı arayışlara itmiş. Toprağın ve iklimin zeytin yetiştirilmesine uygun olması, köylüyü zeytin yetiştiriciliğine yöneltmiş. Bağlar yavaş yavaş sökülerek yerlerine zeytin ağaçları dikilmiş. Bağların içinde bulunan ve Çelebi adı verilen 400-500 yıllık zeytin ağaçları, Gemlik zeytiniyle aşılanmış. Bugün köyümüzün tek geçim kaynağı zeytinciliktir. Köyümüzde birinci kalite sofralık Gemlik zeytini yetiştiriliyor. Köyde birkaç aile küçük baş hayvancılıkla uğraşmaktadır. Bunun dışında, kadınlar iğne oyaları yaparak aile geçimine katkıda bulunmaktadır,” diyorlar.

İsmail Küçük ve Emin Kaygısız, Müşküle köyünden iki genç delikanlı. ADSL bağlantısı bile olmayan köyde koca vilayetleri bile kıskandıracak muhteşem bir web sitesi oluşturmuşlar; farkında olmadan köylerinin tanıtımı adına çok hayırlı bir iş yapıyorlar. Müşküle köyünü daha fazla tanımak isteyenler mutlaka onların http://www.muskulekoyu.com/ adresindeki web sitelerini ziyaret etmeli.

Müşküle köyünde iki cins sofralık zeytin yetişiyor: Gemlik ve Çelebi türü. Ne yazık ki Çelebi türü zeytin veren ağaçlar oldukça azalmış durumda…Eskiden Yalı Boyu dedikleri göl kenarı neredeyse tümüyle Çelebi zeytini ağaçlarıyla doluymuş; ancak 30-40 senedir Gemlik tipine olan talep nedeniyle bu ağaçların büyük kısmı aşılanarak Gemlik tipine çevrilmiş.

“Yalıboyu eskiden komple çelebi idi,” diyor Halil Sargın.

Çelebinin irilerinden sofralık yapılıyor. Çelebi zeytini aynı zamanda yağlık bir zeytin çeşidi; aroması çok güzel.

Raşit Gürol, “Çelebinin yağı aynalı olur, parlak olur,” diyor.

Köyde yağ sıkma tesisi yok, ancak civarda 11-12 zeytinyağı tesisi var.

Köyün yaklaşık 250 bin ağaç varlığı mevcut .

Yalı boyundaki ağaçlar daha eski ve verimli ağaçlar; 400-500 yıllık ağaçlar var. Ağaç verimi 150-200 kg. arasında. Köy yanlarında ise 80 yıllık ağaçlar var, bunların verimi ise yalı boyundakilere oranla oldukça farklı, yaklaşık 30-50 kg. lık ağaç verimi var. Zira köy yanlarındaki ağaçlar hem daha genç ve küçük, hem de sulama farkı nedeniyle daha az verimliler.

Geçen yıl su düzeni için yeni bir yatırım yapılmış. Gölden pompayla 280 m. yüksekteki tepeye kurulan 200 tonluk kapalı depoya 1800 m.’lik hortumla su çekiliyor. Buradan köy yanlarındaki ağaçlar da kolaylıkla sulanabiliyor. Böylece arazinin % 80’I sulanıyor. Henüz damlama sulama yapılmıyor; hortumla dip sulaması yapılıyor.

“Su basılınca bu sene mahsul daha iyi oldu, tane şişti,”diyor köylüler. “Bir de su parası az olsa…”

Yeni ekim alanları yok, ancak gene de geçen sene 1000 adet fidan dikilmiş.

Yörede tüccarın en fazla rağbet ettiği köyler, Umurbey, Keramet ve Müşküle köyleri. En fazla da Müşküle Köyünün zeytinine rağbet varmış.

Köylüler, Gemlik çeşidinin anavatanının Müşküle Köyü olduğunu söylüyorlar.

Halil Saygın:
“Zeytinimiz Gemlik tipi, ama farklı: Dumanı üstünde, resim gibi, ful kıvırcık…Bu zeytin, bu bölgeye has…Biz ona Müşküle zeytini diyoruz. Şimdilerde dağa, taşa Gemlik fidanı dikmek moda oldu. Ege Bölgesinden, Güney, Güneydoğu Anadolu’dan, Karadeniz’e kadar, iklimi zeytine uygun olan her yere Gemlik fidanı dikiliyor. Geçen sene devletin fidan desteğinin de bunda rolü oldu. Ama aynı ürün mü alınacak? Hayır!..İklim ve toprak özellikleri nedeniyle gerçek Gemlik tipi zeytin elde edilemeyecek o ekim alanlarında. Ne yazık ki adına Gemlik zeytini deseler de başka cins bir zeytin olacak,” diyor.

İznik gölünden, kuzeyden gelen sert rüzgarlar zeytinde kabuğun sertleşmesini sağlıyor, değişik bir çeşni veriyor. Müşküle zeytini, sert, sağlam, siyah-koyu kızıl, katkı maddesi olmayan zeytin. Kostik hiç kullanılmıyor.

Müşküle Köyünde var yılı, yok yılı arasında nerdeyse hiç fark yok. Her sene hemen hemen aynı mahsulü alıyorlar.

İznik yöresindeki zeytin ağaçlarının neredeyse tamamını Müşküle'den gidenişçiler buduyorlar.Yöre halkı en iyi budamacıların Müşküleliler olduğunu söylüyor. Diğer köylerin budama işçilerine olan aşırı bir talebi yüzünden Müşküle köyünün ağaçlarının budanması da hep son zamana kalıyor.

Halil Sargın çiftçinin takvimini şöyle sıralıyor :

“Nisan ayının şu günlerinde budama, ağaç bakımı yapıyoruz, ağaçlar tomurcuklandı, Mayısın ortasında çiçek açar, Haziran ortasına kadar çiçek açmaya devam eder, Haziran sonu Temmuz başında çiçekler dökülür, Temmuz ortasında zeytin çekirdek bağlamaya başlar, Ağustosun sonuna doğru da yağ bağlamaya başlar. Ekim sonunda hasat başlar, Ocakta da biter.”

Hasatta makina kullanmıyorlar. Sırıkla bile hasat yapılmıyor. Bir kuş yuvasından yumurta toplar gibi elle, itinayla topluyorlar zeytini.

“Başka türlü de olmaz,” diyor Halil Sargın, “Boşuna mı çıkıyor Müzel abla zeytin merdiveninin tepesine?!..”

Köylülerin derdi çok, ama umutsuz değiller.

Halil Sargın, emeklerinin karşılığını alamadıklarından yakınıyor.

Köylüler, Marmara Birlik üyesi. Marmara Birlik’in kotasını az buluyorlar.

Köylülerden biri, “ 2002’de 3 numara zeytini bir dörtyüze sattım. Bir sekizyüze kadar çıktı. Beş sene sonra, aynı zeytini bir yüzelli YTL’ye ancak sattım,” diye yakınıyor.

Köydeki iş gücü yetmeyince Bursa’nın diğer yörelerinden, Keles’ten, Orhaneli’nden, Yenişehir’den gündelikçi işçiler geliyor.İşçi yevmiyesi yüksek: 35 YTL. Altı Devre ilaçlama yapıyorlar. Zeytin fiyatı düşüyor, ama ilaç fiyatları durmadan yükseliyor.

Menderes Özkan’da yine dertlerini dile getiriyor. “ Zeytinimiz bol oldu diye sevinemiyoruz. Fiyatlar geçen seneye gore düşük. Evvelsi sene, 2005’te 70 YTL.’ye aldığımız kış ilacı, göztaşının torbası bu sene 250 YTL. Parasızlıktan alamadık, atamadık; zeytinimiz allaha emanet…Allah mantardan, kara lekeden korusun,” diyor.

“Atatürk’ten sonra köylüye bakış 180 derece kıvrıldı,” diyorlar.

Bir köylü dayanışması da var diğer illerdeki üreticilerle, zira “Bizim zeytinimizin önemli bir alıcısı da Karadeniz… Fındık üreticisinin elindeki mal para etmezse bizim satışlarımız da düşüyor,” diyorlar.

Müşküle’de zeytin ağaçları tomurcuklandı

2006/07 sezonu geride kaldı. Köyde şimdilerde bakım, budama, ilaçlama işleri yapılıyor. Zeytin ağaçları tomurcuklandı… Yakında çiçeklenecek. Bu yazıyı yazdığımız Mayıs ayı başında gördüğümüz ağaçlardaki tomurcuklar önümüzdeki sezonun da ürekli bir yıl olacağının müjdesini veriyor.

Kaynaklar :

- www.muskulekoyu.com
-“Müşküle Köyünün Retrospektif Analizi"-Doktora Tezi, Dr. Sertaç Serdar, Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi
-“Meğer köyü Nazım Hikmet delirtmiş”, Gökçe Aytulu, Referans Gazetesi, 04 Kasım 2006

No comments: